17 Nisan 2017 Pazartesi

Kırmızı Saçlı Kadın


Uzun zamandır Türk edebiyatına dair roman okumuyordum. Orhan Pamuk’un Kırmızı saçlı Kitabından sonra bu alanı ihmal ettiğimin farkına vardım. Kitabı okudukça klasik bir Türk romanı okuduğumu hissinden uzaklaşmadım.

Kitap, 30 yıl öncesinin İstanbul’una götürüyor. Liseye başladığı yıl babası polisler tarafından götürülen ve bir daha ondan haber alamayan bir çocuğun Cem’in gözünden anlatılan romanda Beşiktaş'taki evlerinden Gebze'ye taşınan bir anne ile oğulun öyküsü var.
Akıcı üslubuyla bir solukta okunuyor. Konu itibariyle suya sabuna pek dokunmuyor. Anlattığı dönemin siyasi gelişmelerini bağlam dışında tutarak yüzeysel geçiştiriyor. Bana kalırsa bu kitap, kısa, akıcı, okuması kolay, tahmin edilebilir özellikleriyle yolculuklarda okumak için ideal. Orhan Pamuk’tan sonra şimdi kendimi Ahmet Hamdi Tanpınar’da buldum. Orhan Pamuk’un Yeşilçam klasiği tadındaki bu romanından sonra, Türk edebiyatının bu keyfini özlediğimi fark ettim.